Yemekteyiz'in Günlük Hayata Etkileri

Ekranların en harika programı yemekteyiz için bişiler karalamak için ne kadar geç kaldığımızı fark ederken adeta yüzüm kızarıyor. Utancımdan yerin taa en dibine girmek istiyorum. Yemek kültürümüze olan büyük katkıları, çatalın, bıçağın yerini öğretmesi, kaburga dolmasının nasıl servis edildiğini göstermesi falan hep hikaye aslında. Gerçek olan tek şey; bu programın insan psikolojisine olan etkileri ve dolayısıyla bu insanların -izleyenlerinyanibizlerin-günlük hayattaki davranışlarını acayip bi hale sokması. Evet şimdi bazıları “sana ne , alemin yemeği seni mi gerdi” diyebilir. Buna cevabım hemen “evet, çok pis gerildim, yay gibiyim, bırr” olur. Bu son cümleden de anlayacağınız gibi ben bir mağdurum, evet! Aynı evde yaşadığım sevgili annem adeta yemekteyiz neferine dönüşmüş durumda. Bu durumun ne demek olduğunu kelimelerle anlatabilir miyim, bana o kadar itaat eder mi şu ufacık harfler, bilemiyorum, yine de deneyeceğim ki siz gardınızı alın, benim gibi olmayın.
Evimizin sultanı, uçan otoritesi, dişi kuşu annem bu programın en sadık izleyicisi belki de, hani ilk günden beri kaçırmadan izliyor desem-hattaizliyoruz-yalan olmaz, başım ağrımaz. İlk zamanlar ben müthiş bi öngörüsüzlükle “anne yaa, bırak allasen, tutmaz bu, izleme” nutukları atarken, ısrarla ve ısrarla ekran başından kalkmayıp, “bak ne güzel tarifler alıyorum, aa” diyip-kiburadaanneminnekadarsafineyeniyetliolduğunugörüyoruz-beni susturuşları hala aklımda. Gel zaman git zaman ben de ona eşlik etmeye başladıktan sonra işler de karışmaya başladı, bunu fark ettim. Evde bir naim, bir nil, bir hasan muhabbeti dönmeye başladı ki aman allahım. Hayır işin garip kısmı, hiç istenmeme rağmen bu muhabbetleri döndürürken feci bi zevk almamdı. Hani tecavüz, kaçamama, zevk almaya bakma olayı bi nevi. Bi süre sonra olaylar iyice çığrından çıkmaya başladığı zaman, artık geri dönüş için çok geç olduğunu söylememe bilmem gerek var mı?
Annem mutfakta.. kendi kendine konuşuyor. Usulca yanına sokuluyorum, duyduğum cümle beni kedi görmüş fare kıvamına getirmeye yetiyor; “cıkcıkcık canan hanım, yemeği, tattığınız kaşıkla karıştırmaya utanmıyor musunuz?” hem sorup hem cevaplama yeteneğine hayran kaldığım annemin verdiği cevap şu oluyor; “şimdi laf söylerler, aynı kaşık bilmem ne, aman sanki kendileri 100 tane kaşık kullanıyor”
Noluyoruz lan? Hayır bi de ben de anneme uymaya başlıyorum o noktadan sonra. Acayip bi çekim etkisi ile yemekteyiz uydumuz oluveriyo. Masada yemek bekliyorum-nekadartembelimannemyapıyobenyiyorumevetpisimben-ağzımdan dökülüveren şu cümlelere hayret ediyorum; “ama olmaz ki bu kadar ağır servis yapılmaz ki canan hanım, üstelik masada bardak eksik cıkcıkcıkc” kabus bitti sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz sayın okuyucu, çook! Akşam baba geliyor, elinde bi paket, piyuuuu, tatlı almış, hem de künefe-bayılırımkiben-hemen tabaklara konuyor, yenmeye başlıyor. Gecenin bombası annemden geliyor; “ama alici’ğim keşke kendin yapsaydın, hazır tatlı insanı kandırmak gibi oluyor, el emeği başka.” Bu cümleden sonra iflah olmam ben diye düşünürken uykuya dalmışım. Gecenin ortasında bir el boğazımı sıkar gibi oldu, çığlıklarla uyandım. Rüyamda Adanalı Selbi beni boğmaya çalışırken, Nil keman çalıyor, Naim de şarkı söylüyor üstüne Hasan elinde bir bardak su tutup “çeşme suyu en sağlıklısı, ölürken bari içiriverin” diye bağırıyordu.

Evet, yemekteyiz psikolojimi(zi) bozdu, farkında değiliz..

4 kez ağzı olan konuşmuş:

andromeda dedi ki...

yavrum mahvolmuşsun sen, anneni düşünebiliyorum ama kendi kendine konuşurken. düşünürken baya güldüm bile! :)

dyt.kelebekdiyeti dedi ki...

bir diyetisyen olarak çocuklara kötü örnek olacak, ruhsal ve bedensel gelişimlerini bozacak bir program gibi göründüğünü belirtmek isterim. çocuklarda yemek seçmek gibi zararlı bir davranışı ön plana çıkarmaktadır. bilgilerinize saygılarımla :)

bre melun dedi ki...

eğlenceli bir yazı olmuş kanaatimce. tebrikler ablacığım. bu arada yaşım 13.

mercimek dedi ki...

yaşarken değil ama yazarken eğlenceli oldu, evet evladım:)
bize gelip yemek yediğinde annemi tanıyacak olman ne büyük bi şans! değil mi andro! :)