5000 sms

gecenin bi' yarısı, ertesi günün başlangıcı daha doğrusu gözlerim fal taşı misali monitöre bakarken yine, insanların en çok isimlerine tepki verdikleriyle ilgili bi’şiler geldi aklıma. kimbilir ne zaman okuduğum bi' entry filan belki de, kitap bile olabilir hatta. her neyse.. kaza geçirmiş şoktaki insanlara ismiyle hitap etmeyi önemli buluyor doktorlar hastaların bilinçlerini kaybetmemeleri adına. bilinçlerini kaybetseler bile ismi insanı yaşama bağlayan bi’şi oluyor bi’ nevi, insan ismine tepki veriyor duyunca, tepki verdiği tek şey oluyor hatta. bazen adımı duydugumda o kelimenin bana karşılık geldiğini, bunun ne tuhaf olduğunu filan düşünüyorum. hepimiz birer kelimenin altını doldurmuş oluyoruz hayatta, beni tanıyan insanların kafasında ismimi duydukları anda oluşan bi' imaj var benimle birlikte. bi’ kelimenin yazılışının ya da yanyana gelip de adımı oluşturan harflerin karşılık bulduğu seslerin bi’ ben imajı yaratması çok acayip. yani o sadece bi' ses ya da bi görüntü nihayetinde, ve benimle ilgili kılınmış olunması benim elimde olmadan gerçekleşmekte. üstelik benim adımın yazılışı çok komik mesela, harfler filan yan yana gelince böyle.. aslında bi' bakınca bütün harfler çok komik. klavyedeki harflere tek tek bakmaya başladım şu anda, hangisine baksam bi' diğeri büyüyor sanki ve ben büyük olanına bakmaya çalışırken kaçırıyorum, karıştırıyorum filan. ahah, yok canım, bişi söylemeye çalışmadım, biraz bulanık beynim, uykum var zira. bi’ de keyfim yok pek, biraz yok ama, çok yok diil..

Göründüğümden daha güçlüyüm ben, biliyorum; sandığınızdan da. çok denedim hem başka seferlerde, hemen toparlayıveriyorum kendimi, hatta belki de hiç dağılmıyorum. üzülsem de düzeltiveriyorum çabucak, benimle ilgili ihtimallerin hepsi, hepimiz öğrendik bunu dimi daha küçükken şu anki halimizden? evet, öğrendik. ,ama ben toparlanıvermek istemiyorum bu sefer, toparlanmama gerek bile kalmasın istiyorum. Ben bi’şi yapmasam da olsun, zaten değişmesin ki diye kıvranıyorum. her şey aynı kalacakmış gibi göründüğünde hayatın aslında ne kadar da değişeceğini biliyorken, o değişimin başkasının değişiminin ihtimalleri üzerinden ihtimaller yaratarak şekillenecek olması, yeni bi’şi olmasının heyecanından ziyade daha memnun olmayacağının bilinciyle korkunun ötesinde huzursuzlugu da beraberinde getiriyor. ayrıca ben beğenmedim bu sahneyi, inebilir miyim? ya baştan çekelim ya da değiştirelim. olmazsa, durup alkışlarım ben hepin/mizi, ayakta hem de. olmaz mı dedin? olur, peki o zaman yapmak zorunda olduklarımla yapamamakta olduklarımın yerleri değişse mesela? elimde olmayan imkansızlıklar elimde olur hale gelse, zaman geçse ama aslında hiç geçmese. olmaz mı sence?


ps: 27 Ocak 2008 Pazar, 4:59:00' da yazmışım. nerde dursun bilemediğimden, burda dursun dedim. şu an hatırlıyorum bu arada o kitabı.

0 kez ağzı olan konuşmuş: