kelimenin tam anlamıyla boşlukta olma durumu. hatta aynı zamanda hayatın ne kadar ibne olduğunun anlaşıldığı anlardan birisini canlı canlı yaşama durumu.
şimdi okullu olduk, sınıfları doldurduk, sevinçliyiz hepimiz yaşasın okulumuz.... bu şarkıyı ilk söylememden bu yana 18 yıl geçmiş. o zaman her şey oldukça uzak gözüküyor insana. neticede tüm dünyası okul yolu, mahalle arası ve hayalini kurduğu bisiklet olduğundan çok da sorun etmiyor bu tip kavramları. kızların saçını çekip, önümüze gelene yüz tekme gibi salakça nakaratlarla grup halinde yürümek daha önemli geliyordu o zamanlar.
ilkokul devam etti, haydi oğlum, anadolu lisesi sınavı, özel okullar sınavı, cart sınavı, curt sınavı derken beden dersleri gitti sınavlar geldi yerine. olsun ama hala okuldan çıkınca top oynamak daha önemli bir yer tutuyordu. o zamanlar playstation ya da bilgisayar yok* haliyle bizim için pes sokakta oynanan kadar. gerçi isimler gayet türkçe ama olsun şimdikilerden çok daha güzeldi.
ortaokula geldik sonra, 3 sene. anadolu lisesi'ni kazanamamışlığın ince ezikliği ilk hafta ortadan kalktı. arkadaşlık ilişkileri önemli hala. hayat kavramının çapı genişlemek birlikte kapsamı çok da genişlemiş sayılmaz.
ve lise. ah lise ah. cemil cümle için çok şey ifade etse de benim için pek de güzel sayılmadı hiç. oldukça popüler ve güzel bir liseye gittim ama o kadar. fazlası olmadı. hemen herkesle ortak olan ise en hasından arap tayı kıvamında sınav derdine düşmüştük.
işte bu yüzden üniversite hemen her ergene bir umut kapısıdır. liseden sonra üniversite cennet gibi gözükür. ortam, büyümüşlük fikri, il dışındaysa kendi ayakları üzerinde durma kavramı daha neler neler. sonra geleceğe dair hayal kurmak falan. tonla ekşın yani. düşünüyorum da hakikaten güzel lan. konserler, şenlikler pehh...
ne demiş oracle* başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır. bitti lan. ee ne olacak şimdi? yani bu mudur? hazırlık dahil toplamda 5 yıllık süreç bitiyor. başlarken hayali kurulan iş hayalleri gerçek bile olsa ne farkeder yahu? okul bitiyor. gecelemeler bitiyor. okul muhabbeti bitecek. "hocam yerime imza atarsın ok?" sonlanacak.
mesele şu ki, öğrencilik insanı hayattan bir şekilde uzaklaştırıyor. iş -ki şu kriz denen süreç içinde gayet zor ya neyse- buldun diyelim, öğrencilik hayatı bitiyor yahu. yani artık çocuk değilsin. sorumlulukların var. işe giderken iş arkadaşına "aga ben gelemeyecem yerime bi imza at" diyemezsin. ya da kafan sıkıldığında çıkıp gidemezsin. öğrenci evi denen kavram ortadan kalkıyor bir kere.
yüksek lisans yap, doktora yap değil mi? iyi de onlar okuldan sayılmaz bu bir. ortalaman var mı diye sorsana bir de arkadaşım. anca yap da yap. hey yarabbim. deli olmak işten değil.
neyse ne yapalım biz de askere gideriz. tabur kalk! emir eri olmak için zaten bunca eğitim. kısa mısa olur mu lan. ordunun bize ihtiyacı var. dört yanımız düşman dolu. türk'e türk'ten başka dost yok!
ee ne olacak şimdi?
atıp tutan: Unknown zaman: 14:11:00
kategorize etmek gerekirse: achmeth, hissiyatlı anlar, kağıda karalananlar, sinirli anlar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 kez ağzı olan konuşmuş:
Yorum Gönder